Merhaba, Ben Deniz

Merhaba Deniz

Ben Deniz …

1985 yılı Kasım ayında doğmuş bir kız çocuğuyum. Size kendimi ve hayatımı birkaç cümleyle anlatmalıysam eğer; hayatımın ilk bölümünde sadece kendi içsesini dinleyerek yaşamış; etrafındakileri oldukça tedirgin, kendisini sonsuz mutlu etmiş biriyim. İkinci bölümde ise çoğunluk tarafından kabul edilmiş doğru ve yanlışlarla, yapılması gerekenlerle(!) hayatıma yeniden yön vermeye çalışırken tam anlamıyla kendimi kaybettim. Kendimi bulduğumda bir hastanenin acil servisinde, çığlıklar atarak ağlıyordum…

Bir saniye… Sanırım eksik ya da yanlış tanıttım kendimi… En baştan başlasam anlatmaya, beni dinler misiniz?

Babasız büyüyen bir kız çocuğuyum.

Ben babasız büyüyen bir kız çocuğuyum. Babasızlığımı hissetmeyeyim diye (sanki bu mümkünmüş gibi) ailenin bütün imkânları serildi önüme ve böyle büyütülen her çocuk gibi dünyanın benim etrafımda döndüğünü sandım. Okulda yeterince eğlenmediğim için, birinci sınıfın ilk haftasında okuldan kaçtım. İlkokul 5. sınıfa kadar yarış atı gibi sınava hazırlandım; işte bu yüzden herkesin benden derece beklediği o sınavda 15 tane soruyu boş bıraktım. Ortaokulda ve lisede de nasıl bildiysem öyle yapmaya devam ettim. Hayatım boyunca hiç evde oturup saatlerce ders çalışan bir öğrenci olmadım ama ne istediğimi ve onu elde etmenin yollarını bildim. Önce Yasemin Orman‘la yollarımızın kesiştiği Kadıköy Anadolu Lisesi’ni, sonra İstanbul Üniversitesi’ni bitirdim.

Eğitim hayatımda bu kadar “ben-merkezciyken” ilişkilerde sen odaklı olmam beklenemezdi. Kıskanç bir insandım her şeyden önce, sevdiğimi kimseyle paylaşmak istemedim. Sevdiğim insanın, herhangi başka birini benden daha çok sevmesini kabul etmedim. Hata yapmadığım konularda, yapılan hataları asla affetmedim. Alttan almak, razı olmak, kabullenmek karakterimde yoktu benim, kim bana nerede ne yanlış yaptıysa sonuçlarına katlanmaları için onlara süresiz izin verdim…

Büyük konuşma” , “Bu kadar acımasız olma”, “Aman erkektir yapar”, “Kadına düşen fedakârlıktır”, “Bu kafayla devam edersen, sen ilerde çok mutsuz olursun” dediler, dinlemedim. Ve hayatıma giren tüm erkekler beni mutlu etmek için dört döndüler…

Bir gün yoruldum insanlarla mücadele etmekten…“Peki” dedim. Siz nasıl isterseniz öyle olsun. İşte hayatımın ikinci yarısı dediğim kısım tam da o an başladı. Kendi isteklerimi önce geri planda tutmaya, sonra tamamen unutmaya başladım. Üstüme vazife olmayan konularda, hiç hak etmeyen insanlara sonsuz iyilikler yaptım. En yakın arkadaşım dediğim insanlardan unutulmayacak kazıklar yedim. Affettim. Ben affettikçe, hata yaptı insanlar… Kaç kere aldatıldım bilmiyorum. Kaç kere sustum avazım çıktığı kadar bağırmak isterken…

Çok sonra anladım ki başıma gelenler, onlar dediği için değil, ben başıma kötü şeyler geleceğine inandığım ve kendim olmaktan vazgeçtiğim için gelmişti…

İşin en kötü tarafı, ben tüm bunlarla uğraşırken, insanların haklı çıkmış olmanın vermiş olduğu keyifle “biz sana demiştik” diyor olmalarıydı… Çok sonra anladım ki başıma gelenler, onlar dediği için değil, ben başıma kötü şeyler geleceğine inandığım ve kendim olmaktan vazgeçtiğim için gelmişti…

Şimdilerde hayatımın ilk bölümüne otuz iki yaşımın olgunluğuyla kaldığım yerden devam ediyorum. Kendimi doğrularımla, yanlışlarımla olduğum gibi kabullendim. Ne kadar değerli olduğumu, ne kadar sevilmeyi hak eden bir insan olduğumu yeniden hatırladım. Yaşamak, uzun zamandır hiç bu kadar keyifli olmamıştı…

Peki… Ben bunları buraya neden yazıyorum?

Öncelikle kendi mutluluğum için yazıyorum. Yazdıklarım aracılığıyla yolumun hiç tanımadığım insanlarla kesişmesinden mutluluk duyduğum için yazıyorum. Belki siz, tam da şu anda hayatınızda bir şeylerin yanlış gittiğini, hayatınızın kontrolünü tamamen kaybettiğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Ne yapacağınızı bilmiyor, çaresiz hissediyor olabilirsiniz. Kulağınıza eğilip “Tek yapman gereken, dışarıdaki gürültülere kulaklarını tıkayıp sadece iç sesini dinlemek” demek için yazıyorum.

Tanıştığımıza çok memnun oldum.

Deniz

 

 

Paylaş

More from Deniz Bingöl
Sen her kimsen “İyi ki varsın!”
Gözlerini kapatıp düşün istiyorum Yaradanın yarattığı her şeyi… Dağı, denizi, çiçeği, böceği,...
Read More
Leave a comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir