Hayatın iyi- kötü yanlarını yazmak çizmek, düşünmek lazım. Ben kimim? Neden varım? İnançlı mıyım- inançsız mıyım? Hayata dair hiç bir zaman soruların sonu yok ama çok basit gibi gözüken aslında en önemli sorular. Ben hala cevapları arıyorum hala bulamadım aslında. En önemlisi bakış açışını değiştirmek, “sana ne”, “bana ne” cümlelerini kendine dahil etmek ve bunları kurabilmek, en önemlisi bencil olmak ve bunu uygulayabilmek lazım. Kış ayından mı yoksa yılın son ayı Aralık olduğundan dolayı mı bir melankolik halim var ya da 2021 yılının bana kattıklarından, yaşattıklarından… Bir şeyler eksik geliyor bana, neyi tamamlayacağımı da bilmiyorum. En kötüsü bu galiba.
Hayat! Önce düşmek mi lazım kalkmak için?
Hadi kalktım, kalkarken sırtıma neden yük bindiriyorsun? Şükrediyorum, yaşadıklarımdan ders çıkarıyorum, ekliyorum çıkarıyorum. Tamam güçlüyüm çok teşekkür ediyorum beni böyle sınadığın için. Ama yeter 🙂 Başka cici arkadaşlarda var biraz onlarla mı uğraşsan 🙂 bana biraz nefes payı mı tanısan? Söz biraz topu dikeyim, silahlarımı kuşanayım yine uğraşırsın benle. Bu kadar bezdirme politikasını benim üzerimde uygulamasan mı? Havlu atmamı bekliyorsan daha çok beklersin ama bir ara verip beni kısa süreli odak noktandan çıkarabilirsin. Söz; ben burdayım bir yere gitmiyorum 🙂
Bu kadar felsefe yeter di mi 🙂 Hayatta güzel şeylerde var. Hayatta AŞK var! Neşe var! En önemlisi umut var! “Umut” fakirin ekmeği 🙂 Yeni güne başlama sebebi, mutlu olmak, mutlu ettirmek için en büyük sebep. Basit gibi gözüken ama bize kendimizi iyi hissettiren her şeye sahip çıkmak lazım. Önce sevmek sonra sevilmeyi istemek, kötü hissettiren kişileri yada olayları hayatından çıkarmak, güzel anılar biriktirmek, öfkeyi- nefreti içinde tutmamak, bize değen insanları olduğu gibi kabul etmek değiştirmeye çalışmamak… Bunları yapabildik mi zaten Nirvana’ya ulaşıyoruz sonrasında Tibet’te inzivaya çekiliyoruz 🙂 Böyle olan varsa lütfen yazsın bana gelip onu öpeceğim 🙂 Şaka bir yana hayatın bir tarifi yok. Azıcık ondan azıcık bundan deyip, dur olmadı onu ekleyip bunu çıkarayım diyebileceğimiz bir nokta olmuyor. Bize verilen kaftanı kendimizce süslemeye çalışıyoruz. Kah söküğü kendimiz dikiyoruz kah bir yerine yama yapıyoruz. Tutmayan yamayı teğelliyoruz. Kendimizce kostümümüzü seviyoruz daha doğrusu sevmeye çalışıyoruz. Sitem etmiyor muyuz alasını ediyoruz ama yaşama tutunuyoruz. Çocuk oluyoruz, eş, arkadaş, sevgili, öğrenci, çalışan, anne-baba, kardeş vs. Hayata dair her şey oluyoruz. Ama kendimiz olmuyoruz olamıyoruz. Korkuyoruz. Bilinmezlik bizi huzursuz ediyor. Kafamızdaki hesap-kitap hiç bitmiyor. “Ne olacak?” “Nasıl olacak?” sorusu bizi bitiriyor. Bu dediklerimi gerçekten yapmayan varsa yazsın bana onu da öpeceğim 🙂
Hayatın bizim için bilmediğimiz bir planı var.
Ne yaparsak yapalım, kendimizi parçalasak da yaşayacağımızı yaşayacağız. Yazının başında yazdığım o üç soru boşuna değildi. Aynanın karşısına geçin kendinize o soruları sorun. Biliyor musunuz “Ben kimim?” sorusuna cevap veremiyorsunuz. O kadar basit olan soru da takılıyorsunuz. Beyin fırtınalarını hissediyorum şu an. Anneyim diyorsunuz beni ben yapan annelik mi diyorsunuz. İşte o kadar basit gözüken o soru “seni sen” yapan kavram. Kendine verdiğin cevap seni tatmin ediyorsa ne ala ama her türlü verdiğin cevap etken değil edilgen oluyor. Ay sanki yine yaktım devrelerinizi.
Lütfen gözlerinizi kapatın ve şuana kadar yaşadığınız olumsuzlukları, sizi üzen tecrübeleri düşünün. Ne ile sınandınız? İşin ironik kısmı üzüldüğünüz yada tecrübe ettiğiniz şey her ne ise o benim başıma gelmez dediğiniz ya da başkasında kınadığınız bir şeydir ya da korkunuzdur. Einstein ‘in bir sözünü söylemek isterim “Ağzımızdan çıkan cümleler yada düşüncelerimiz evrende dönüp dolaşıp bize gelir.” Zekası takdire şayen adam bile hayatın karmasına inanıyor. O yüzden çok zorlamamak lazım. Aşk mı istiyorsun aşık olmaktan korkma, sal ipi. Zengin mi olmak istiyorsun çok para istiyorum de kıtlık enerjisiyle yaşama, bonkör ol. İyi bir işin mi olsun istiyorsun çok başarılı olacağım de eve temizliğe gelen Serpil teyzeye, sana kargo getiren Ali abiye teşekkür et, onun işinin ne kadar kutsal olduğunu düşün, saygılı ol. Çok basit gözüken şeyler aslında bizim hayatımızın aynası…
Araz nerdeyse orayı düzeltmek lazım maalesef o da bizim içimizde.
Bu yazdığım, söylediğim yada düşündüğüm şeyleri tamamen pozitif enerjiye dönüştüreceğim! Önce kendimi, bakış açımı, arazlarımı düzelteceğim. Kişisel gelişimimi tamamlayıp, kimseyi içten içe eleştirip, önyargılı olmayacağım. Bunları uygulayıp 2022 de paraya para, şöhrete şöhret, aşka AŞK, güzelliğe güzellik demeyeceğim. Buna rağmen 2022’nin son düzlüğünde hala kah düşüp kah yalpalıyorsam yine yılmayacağım. Ahtım olsun atmayacağım o havluyu 🙂 Sürüne sürüne de olsa inanıyorum her şey çok güzel olacak! Sizde inanın cici kızlar, güzel abiler hayat her şeye rağmen yaşamaya değer.! 2022’in Süper liginde hepimiz için “Şampiyonluk” diliyorum. Özellikle sevdiceğim Yasemin Orman 2022 Şampiyonluk kupası senin!!!
Hayatı sev, kendini daha çok sev!
Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle, kendinize iyi davranın öpüyorum sizi!