“Sen” Aromalı Hayat Tarifi
DİKKAT! Bu yazı ağız sulandıran, hayat iştahını kabartan maddeler içeriyor!
DİKKAT! Bu yazı ağız sulandıran, hayat iştahını kabartan maddeler içeriyor!
Zaman denilen kavram, sandığımız gibi standart değil ve göreceli. Hayatın saati, 24 saatten çok daha farklı bir düzlemde, farkındalık saati ile işliyor.
Benim uyanışım 30’da başlamış, seninki 38’de başlamaya sadece ufak bir adım atmış olabilir. Her koşulda, hiçbirimiz doğru veya yanlış yerde değiliz.
Sadece olmamız gereken yerde ve zamandayız.
Neler Oluyor?
Hiç, dünyada süregelen birçok insan ilişkisinin nasıl olup da farklı kişi, olay ve yerlerde ama “aynı” döngü ile gerçekleştiğini sorguladınız mı?
Neden ilişkilerdeki “problem” görülen şeyler hep aynı?
Yanık insanın en çok canını acıtan ve geçmesi de en zor yaralardan biridir. Özellikle bir de yanan çocuğunuzun ise acısı kat kat artıyormuş. Yanık Kremi konusu ise en çok araştırılan konulardan. Piyasada çok etkili ilaçlar var ama işin doğalından yanaysanız işte evde kolayca yapılabilecek organik Yara Kremi tarifi yazımızda.
Eveeeet kış ayı geldi. Yapraklar sarardı ve ağaçlar kurumaya başladı. Güneş daha az ısıtıyor. Sadece rengi var. Serin rüzgarlarla beraber yanımızdaki insanların hapşurup, her tarafa grip saçmaya başladığı o güzel aylara gelmiş bulunmaktayız.
Şu aralar en çok duyduğum kelimeler; ” çok kötü hasta oldum, çok kötü gribim, serum aldım geçen gün yine!!! ” Bir de çok enteresan bir hastalanan bir daha düzelemiyor. Süründükçe süründürüyor…
Hastalığın yoğun olduğu zamanda da sizlerle ilaç kullanmadan nasıl iyileştiğimi ve hatta artık bu yaptıklarım sayesinde nasıl yıllarca hastalanmadığımı yazmak istedim. Bir ofis dolusu aksıran, tıksıran burnunu çeken insanların arasından sağ salim çıkmış bir insanım ben. Doğadan aldığım güce dayanarak sizlere mucizevi öneriler yazdım. Detaylar yazımda…
Bazılarımız gün içerisinde gerek iş gerek okul nedeniyle ordan oraya koştururken bazılarımız da tüm gün aynı ortamda hareketsiz bir şekildedir. Özellikle kapalı ofislerde çalışanların veya uzun saatler okulda olanların gün içerisinde daha aktif olmak için pek fazla seçenekleri yoktur. Maalesef ki bir masanın başında oturur vaziyette yaklaşık 9-10 saat kadar geçirirler. Bu kişilerin haftanın en az 5 gününü böyle geçirdikleri düşünülürse hemen hemen uyumadıkları vaktin ciddi bir kısmını da hareket etmeden geçirdikleri kanısına varılabilir.
Hem fiziksel hem de ruhsal olarak bireylerin yaşam kalitesini arttırabilmeleri için daha aktif olmaları önerilir. Eğer siz de uzun saatler boyunca hareketsiz kalıyorsanız yazımızdaki önerileri deneyebilirsiniz.
Şu son 2-3 senedir yanaklarımın allık sürülecek bölgesinde lekelenmeler var. Kış ayında kullandığım kremlerin, yaptırdığım tüm peeling ve diğer uygulamaların hiçbirinin işe yaramadığını yazın görsem de, güneşin sıcaklığını yine de hissetmek istiyorum!
Geçen yazdan beri keşfettiğim bazı kremler var olan lekelerin büyümesini engelliyor. Kesinlikle yok etmiyorlar ama gerçekten var olanın büyümesini engelliyorlar. Lekelerimle alakalı kime dert yansam ya da kışın hiç belli olmayan ama yazın “Merhaba! Ben burdayım! ” diyen lekelerimi görenlerin önerdikleri, bilimum kendimin gittiği doktorların verdiği kremlerin hemen hemen hepsini denemişimdir herhalde. Sonuçların işe yaramadığını görünce uğradığım hüsranı söylememe gerek yok sanırım. İnsanoğlunun atmosfere ve ozon tabakasına verdiği zararlardan dolayı malesef güneşin yararlarının yanı sıra bir o kadar da zararları var. Birde üzerine biyolojik yaşımız, pigmentlerimizin değişimi (azalması), istemeden de olsa yiyecek ve içeceklerden aldığımız hormonlar işin içine girince güzel lekelerimiz doğuyor 🙂
Gözlerini kapatıp düşün istiyorum Yaradanın yarattığı her şeyi… Dağı, denizi, çiçeği, böceği, suyu, ateşi, kuşu, kelebeği – kısacası var olan her şeyi ve ne kadar sınırsız bir çeşitlikte var olduğunu düşün istiyorum… Renkleri düşün mesela… Sarıyı, siyahı, beyazı, kahverengiyi, maviyi, yeşili… Gökkuşağını düşün… Tüm renkleri getir birer birer aklına. Hangisi için diyebilirsin ki “dünya sen olmadan daha da güzel olurdu, ne kadar yanlış, ne kadar gereksiz bir renksin sen…”?
Sonra kendini düşün lütfen… Bunca güzellikte, bunca çeşitlikte her şeyi birbirinden farklı özelliklerde muhteşem bir dengede ayrı ayrı Yaradan “Seni” sebepsiz yaratmış olabilir mi gerçekten? Bu dünyada var olan – bir bedene ruh olarak üflenen nefesin – ve sen gereksiz olabilir misin sahiden?
Olamazsın… Olamayız!
Arındırın kendinizi,Çevrenizdeki tüm negatif insanlardan, sizi mutsuz eden tüm anılardan, yaşam enerjinizi çalan tüm enerjilerden arındırın kendinizi… Bilin ki arınmış bir zihin ve ruh bambaşka gözlerle bakmanızı sağlayacak yarınlara…Arındırın kendinizi,En büyük düşmanınızın zihninizdeki kaygılar ve korkular olduğunu; yaşamınızın kontrolünün aslında sizde olduğunu unutmadan arındırın kendinizi… Bilin k;i ne hissedersek onu düşünüyoruz ve ne düşünürsek onu deneyimliyoruz…Ve yaşayın doyasıya,Nefes almanın, sağlıklı olmanın aslında en büyük hazine olduğunu hatırlayarak, yanımıza kar kalacak olanın sadece şu AN olduğunu unutmadan; severek, gülümseyerek, imkanınız el verdiği ölçüde birilerinin hayatına dokunarak, affederek, sadece iyi insanlar ve iyi anılar biriktirerek, İYİ Kİ’lerinizi arttırarak yaşayın.Çünkü iyilik bulaşıcıdır aslında…
“Uzun zamandır yapmayı planladığınız ama yapamadığınız bir şey var mı?” diye sorulduğunda “Evet!” cevabını veriyorsanız bu yazı size hitap ediyor demektir. Nedenini bilmeden bazı şeyleri yapamadığımızı zannederiz ancak daha dikkatli düşününce aslında bunları ertelediğimizi fark ederiz. Peki neden bazı eylemleri en kısa sürede gerçekleştiririz de bazılarını erteleriz? Bu sorunun tek bir cevabı yoktur ancak yazarımız Bilge Aydoğan’ın hazırladığı sorular size yol gösterebilir.