Sen her kimsen “İyi ki varsın!”

İyi ki varsın!
Photo by: Courtney Hedger

Sen her kimsen “İyi ki varsın!”

Yazmayalı o kadar uzun zaman oldu ki nereden başlayacağımı bile bilmiyorum aslında. Tek bildiğim bu yazıyı neden yazdığım. Bu yazıyı bir kez bile aynı ortamda bulunmamış olmamıza rağmen, sosyal medya aracılığıyla hayatına tanıdık olduğum yüzlerce insandan birinin ölüm haberi üzerine yazıyorum. Kendi hayatına kendisi son veren o dünyalar güzeli kadının hayatına bakıp “keşke” dediğim bir gün olduğunu hatırladığım için yazıyorum… Her şeyin en iyisine, en güzeline sahip olduğunu düşünürken ben, neydi onu bu hayattan vazgeçiren…

 

İnsanoğlu türlü türlü şeylerle ne çok sınanıyoruz şu hayatta… Her birimizin sınavı ne kadar “farklı” her birimizin sınavı ne “zor” aslında… Peki sınav her ne olursa olsun ne bağlar bir insanı hayata… Cevap belli, yapmamız gereken o kadar basit ki oysa “kendini sevmek”.

 

Olabilir mi gerçekten? Kendini seven insan her şeyin üstesinden gelebilir mi? Kişi kendini tüm gerçekliğiyle olduğu gibi kabullendiğinde hayatın o yüzüne çarpan rüzgarı yön değiştirir mi? Peki kolay mıdır kendini sevmek? Ve en önemlisi kendini sevmeye nereden başlamak gerek?

 

Buraya kadar sıkılıp bırakmadıysan eğer inanın bana esas bundan sonrası okumaya değer…

Gözlerini kapatıp düşün istiyorum Yaradanın yarattığı her şeyi… Dağı, denizi, çiçeği, böceği, suyu, ateşi, kuşu, kelebeği – kısacası var olan her şeyi ve ne kadar sınırsız bir çeşitlikte var olduğunu düşün istiyorum… Renkleri düşün mesela… Sarıyı, siyahı, beyazı, kahverengiyi, maviyi, yeşili… Gökkuşağını düşün… Tüm renkleri getir birer birer aklına. Hangisi için diyebilirsin ki “dünya sen olmadan daha da güzel olurdu, ne kadar yanlış, ne kadar gereksiz bir renksin sen…”?

 

Sonra kendini düşün lütfen… Bunca güzellikte, bunca çeşitlikte her şeyi birbirinden farklı özelliklerde muhteşem bir dengede ayrı ayrı Yaradan “Seni” sebepsiz yaratmış olabilir mi gerçekten? Bu dünyada var olan – bir bedene ruh olarak üflenen nefesin – ve sen gereksiz olabilir misin sahiden?

 

Olamazsın… Olamayız!

 

Tıpkı binlerce yıldır okunup bir türlü anlaşılamayan o kitapta yazdığı gibi insan olarak “yaratılmışların en güzeli ve en kusursuzu” isek duygularımız, düşüncelerimiz, inançlarımız, hırslarımız, sevdamız, kavgamız her ne olursa olsun tam da OL’ması gerektiği gibi olabilir mi? Ya da Mevlana’nın dediği gibi “doğru ve yanlış kavramlarının ötesinde bir yer var” olabilir mi gerçekten? Demem o ki… Birileri deniz kenarında mutluyken sen o dağın başında mutlusun diye suçlu olabilir misin? Herkes beyazı seviyor diye siyah utanır mı kendinden, mavi “beyazmış” gibi yapar mı mesela? Ormanlar kralı aslan güçsüz diye kelebeğin yaşam hakkını elinden almalı mı sence?

 

Hala vazgeçmediysen bu yazıyı okumaktan bil ki birazdan söyleyeceklerimi duymaya hazırsın demektir… İyi ki varsın!

Dünya’da sadece tek bir sır var ve o sır – kendin olmaktır. Senin dünyaya gelmene vesile anne ve babana, büyüdüğün çevreye, içinde yaşadığın topluma, sana söylenenlere, sana öğretilenlere, maruz kaldığın her şeye rağmen kendin olabilirsen şu hayatta – SIR perdesini araladın – uyandın- demektir.

 

Dört bir yanımız masallarla çevriliyken uyanmak o kadar zor ki… Dört bir yanında ayıplar, günahlar, doğrular yanlışlar mahkemesi kurulmuş, attığın her adımda “Erkek adam …”, “Kadın dediğin …” gibi söz değeri taşımayan laflar duyarak yaşıyorsun… İşin zor, sınavın çok “zor”…

 

Ama sen artık cevabı biliyorsun! Sen her kimsen “iyi ki varsın!”

 

***SON***

 

“VE SEN! Ah be güzel kadın! Gidişin güzelleştirmedi bu dünyayı, aksine senin o büyülü rengini kaybettik…”

Paylaş

Tags from the story
,
More from Deniz Bingöl
Dikkat! Bahar geliyor… Depresyonu ile beraber!
Bahar depresyonu diye bir şey var! Ben ve benim gibi kıştan pek...
Read More
Leave a comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir