Davranışlarda Gizlenen Şiddeti Görebilmek

Davranışlarda Gizlenen Şiddeti Görebilmek
adsense

Yine yeniden merhaba!

İnsan olarak yaşadığımız pandemi süreci yeterince ağır değilmiş gibi, kadınlar olarak bir de her yeni güne yeni bir kadın cinayeti ile başlıyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi her ne kadar canımızı fazlasıyla acıtsa da ben yaşadığımız süreçte İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu düşüyorum. Okumakta olduğunuz yazı elimizde olmayan sebeplerle ne yazık ki kaybettiğimiz varoluşsal haklarımızın ardından yapılan haklı bir serzeniş olmaktan çok uzak. Aksine kadınlar olarak kendimizi sorguladığımız*, nerelerde yanlış yapıyor olabileceğimizin farkına vardığımız ve toplumda görmek istediğimiz değişimin katalizörü olacağımız günlere erişmek niyetiyle yazıldı…

 

“Hiç düşündünüz mü biz kadınlar acaba nerede hata yapıyoruz da bir süre sonra “uzaklaştırma” kararı çıkartmak zorunda kaldığımız – esasında caniler demek istediğim – yanlış insanlarla “yakın” ilişkiler kuruyoruz?”

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun “Kadınları Kim Öldürdü” başlığı altında paylaştığı 2020 yılı verilerine baktığımızda açıkça görüyoruz ki siyah beyaz resimlerle andığımız o kadınların ne yazık ki büyük çoğunluğu (eski) sevgilileri ve veya eşleri tarafından hayattan koparılıyor… Hiç düşündünüz mü biz kadınlar acaba nerede hata yapıyoruz da bir süre sonra “uzaklaştırma” kararı çıkartmak zorunda kaldığımız – esasında caniler demek istediğim – yanlış insanlarla “yakın” ilişkiler kuruyoruz? Fiziksel şiddete hatta ölüme giden yolda karşımıza çıkan duygusal, psikolojik ve sosyal şiddetin farkına varamıyor aksine yaşadıklarımızı sevilme, korunma ve sahiplenilme olarak yanlış yorumluyor olabilir miyiz? Maruz bırakıldığımız şiddeti ilk başta “Seven insan kıskanır…” “Beni sevdiği için böyle yapıyor…”, “Birinin bana baktığını görünce aramızda bir şey olduğunu düşünüp delirmiş tabi…” gibi ifadelerle kendi içimizde meşrulaştırıyor olabilir miyiz?

Aslına bakarsanız bir gün ansızın maruz kaldığımız şiddet öyle zannettiğimiz kadar sessiz sedasız yaklaşmıyor bizlere… Bizler bazen duyduklarımıza ve gördüklerimize kulaklarımızı ve gözlerimizi sıkı sıkıya kapatıyoruz…Var mısınız biz kadınlar hemcinslerimiz için bir erken uyarı sistemi oluşturmaya? İşler çığırından çıkmadan, şiddete maruz kalmadan önce bizlere gelecekten haber veren hastalıklı tutum ve davranışları tek tek paylaşmaya…

Paylaşalım ki bir yerlerde birileri belki toplumca normal kabul edileni sorgulamaya başlasın ve bizler bir siyah beyaz fotoğrafın yükünü daha taşımayalım…

Haydi başlayalım…

Neler’e dikkat etmeliyiz?

  • Her şey yolunda iken dilinden sevgi sözcükleri, gözlerinde kalpler, ellerinde çiçekler olan insanlarla hepimiz mutlu olabilir, kendimizi güvende hissedebiliriz. Fakat bir ömür mutlu ve huzurlu kalabilmek için ise bundan daha fazlasına ihtiyacımız var. İlişki içerisinde yaşanan türbülanslarda anlık öfke patlamaları yaşayan, sinir krizleri geçiren, empati ve merhamet duygusu tamamen yok olan adamlardan lütfen uzak durun!

 

  • Flört aşamasında ayağınızı yerden kesen o deli aşığın, yeryüzünde size en azından deniz seviyesinde bir yer ayırdığına emin olun. Bir süre sonra gördüğünüz manzaradan sıkılabilirsiniz fakat emin olun ki bu durum, bir gökdelen tepesinde bir yerin dibinde olmaktan, kimi zaman bulutlarda dans ederken kimi zaman ayaklar altında paspas olmaktan çok daha iyidir…

 

  • Sadece size değil, başkalarına karşı olan tutum ve davranışlarını da iyi gözlemleyin. Örneğin bir kafeye gittiğinizde size hizmet eden garsonla nasıl konuştuğuna dikkat edin… Trafikte araç kullanırken diğer sürücülerle yaşadığı gerginlikleri tarafsız şekilde değerlendirin… Sokakta yaşayan insanlara, evcil hayvanlara, çocuklara karşı yaklaşımına dikkat edin… Kimse kimseyi sevmek zorunda değil fakat hor görmek, aşağılamak, kötü davranmak, yüksek perdeden konuşmak, emir vermek, küfür etmek vb. davranışlar inanın hiç sağlıklı değil…

 

  • Hayatınızdaki kişinin sevgisini ifade ediş biçimine dikkat edin! “Sensiz yaşayamam” , “Sensiz bir hayat düşünemiyorum.” , “Seni kimse ile paylaşamam.” , “Sen benimsin” gibi cümleler her ne kadar kulağa hoş gelse de yaklaşmakta olan tehlikenin habercisi olabilir…

 

  • Şartlar ne olursa olsun, herhangi bir ortamda herhangi bir kişiye “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diyen kişilerden koşarak uzaklaşın!

 

  • Hayatınızdaki kişinin eski eşleri ve veya kız arkadaşları hakkında söylediklerini dikkatle dinleyin… Her ne yaşanmış olursa olsun, sizin de bir süre sonra “eski” olarak anılabilecek olmanızın ihtimal dahilinde olduğunu aklınızdan çıkartmayın… Kanlı bıçaklı bitmiş ilişkilerin gerçekleriyle yüzleşmek oldukça can sıkıcı olabilir… Bilinenin aksine eski eş veya sevgilileriyle arkadaş kalabilmiş adamlardan korkmayın!

 

  • Yaptığı esprilere gülüp geçmeyin! Hali hazırda ya da bir zamanlar birlikte vakit geçirdiği insanların engelleri, zaafları, yanlışları üzerinden prim yapmaya çalışan, cinsiyetçi söylemlerde bulunan ve veya kadın bedeni üzerinden şakalar yapan kişilerden uzak durun!

“Size “sevgi gösterisi” olarak sunulan şey farkında olmadan izin verdiğiniz sınır ihlallerinizin ilk adımı olabilir…”

  • Size nerede, nasıl davrandığını, dokunduğunu gözlemleyin. Rahatsız olacağınızı bildiği halde kalabalık ortamlarda size karşı gösterilen aşırı yakınlık ve abartılı iltifatları idare etmeyin… Bu size “sevgi gösterisi” olarak sunulan şey farkında olmadan izin verdiğiniz sınır ihlallerinizin ilk adımı olabilir…

 

  • Hayatınızdaki kişinin ailenizle ya da arkadaşlarınızla yaşadığınız problemlerde nasıl bir tutum sergilediği çok önemli. Olaya nasıl yaklaştığına, size nasıl tavsiyelerde bulunduğuna, bu yaşanan durumdan kendisine pay çıkartıp çıkartmadığına dikkat edin… Konuştuğunuz kişinin sizi dinleyen kişi mi yoksa sizi sorgulayan ve yargı dağıtan kişi mi olduğunu fark edin. Tamamen sizin tasarrufunuzda olması gereken konularda verdiğiniz her kararda sizin yanınızda size destek olmaya mı çalıştığını yoksa size ne yapmanız gerektiğini mi buyurduğunun farkında olun…

 

  • Hata yaptığınızda bunu nasıl değerlendirdiğini gözlemleyin. Her seferinde yüzünüze vurup, kendinizi kötü hissetmeni sağlayan, kendisini ise bağışlayıcı ve lütufkar olarak lanse edenlerden uzak durun…

 

  • Haksız ya da hatalı olduğunuz konular üçüncü şahısların olduğu ortamlarda tartışmaya açılıyor, olası zaaflarınız, hatalarınız, kırgınlıklarınız, gizli kalmasını tercih ettiğiniz kişisel konularınız gündeme getiriliyor, alay konusu yapılıyor ve çevrenizde itibarsızlaştırılıyorsanız görmezden gelmeyin.

 

  • Yanlış arkadaşlıklar, kötü alışkanlıklar, süregelen sorunlar ile yüzleştiğiniz zaman karşınızdaki kişinin kurtarıcısı olmaya çalışmayın… Bu ilk sorunda arkanızı dönüp gidin demek değil tabii ki ama gözlemlediğiniz sorununun ilişki yaşadığınız kişinin gözünde de sorun olarak kabul edildiğinden emin olun… Bir şeyleri değiştirmeye ve iyileştirmeye çalışırken, bu süreçte yalnız olmadığınızdan ve kendi isteği ile içinde bulunduğu durumu değiştirmeye gönüllü olduğundan emin olun…

        …Kalemi size devrediyorum…

Lütfen sizler de aklınıza gelen hastalıklı tutum ve davranışları, doğru kabul ettiğimiz yanlışları bu yazının altında paylaşmaya devam edin!

 

*Henüz çocuk yaşta baba ocağındayken şiddet ile tanışmış, şiddeti hayatının gerçeği olarak kabullenmek zorunda bırakılmış, içinde bulunduğu şiddet ortamından korku ve imkansızlıklar yüzünden kurtulamamış; yolda yürürken tesadüfen karşısına çıkan hiç tanımadığı canilerin hedefi olmuş; töre cinayetlerine kurban edilmiş kadınlar bu yazının dokunamadığı ve sorgulamadığı kıymetli istisnalarıdır

 

⇒Deniz’in diğer yazıları için buraya tıklayabilirsiniz.

Paylaş

Tags from the story
,
More from Deniz Bingöl
Merhaba, Ben Deniz
1985 yılı Kasım ayında doğmuş bir kız çocuğuyum. Size kendimi ve hayatımı...
Read More
Leave a comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir