Teknoloji Bağımlılığı

Teknoloji Bağımlılığı

Teknoloji Bağımlılığı

“Çağımızın en harika buluşu nedir?”  diye sorsalar, eminim ki hepimizin cevabı aynıdır; telefon 🙂  Bilmediğimiz bir şeyle karşılaştığımızda ilk elimizi attığımız, bankaya bile gitmeye gerek kalmadan tüm işlerimizi hallettiğimiz bilgisayar ya da telefonlar, hepimizin sahip olduğu sosyal medya hesapları, alış-verişin sonsuzluğunu bize sunan internet ağı, tüm evlerimizdeki son model teknolojik Tv’ ler kısacası tüm elektronik aletler ve internet.

 

Teknoloji Bağımlılığı Nedir?

Günümüzde bunların nimetlerinden yararlanmayan kimse yoktur herhalde. Hatta öyle ki; çağımızın çocuk oyuncaklarının yerini tabletler aldı sanırım. Her şeyimiz teknolojiyle bağlantılı. Herhangi bir teknolojik enstrümanımızdan biri, bir kesintiye uğradığında hepimiz sinirleniyor ve sudan çıkmış balık gibi oluyoruz. Peki, hiç bunların bize olan zararını düşünüyor musunuz? Zarar derken fiziksel olarak zararından söz etmiyorum. Bizdeki yarattığı manevi, içsel zarardan…Hepimiz Teknoloji Bağımlısıyız. Teknolojinin yararı tartışılamaz ama bize verdiği zararı farkında değiliz. Farkındayım diyen de kendine yalan söylüyordur bence ya da bu yazımı okuyan içinden gülerek “sen sanki benden farklısın” diyordur. Bu görüşümü kendimi de bu gruba dahil ederek söylüyorum zaten. Günümüzde yaşayan çocuk, büyük herkes buna dahil.

Bize  sunduğu  yararları sonsuz, bu tartışılmaz bir gerçek. Ama insanların doyumsuzluğu ve hep daha fazlasını isteme hırsı işin içine girince burada zararları açığa çıkıyor. Ne zamandır bu konuda düşünüyorum “ Biz  insanlar nasıl bu noktaya geldik?” “Bizleri bu kadar bağımlı olmak rahatsız etmiyor mu? “ Ya da “İletişim araçlarının bizleri asabi yaptığını farkında mıyız?”

Gözünüzün önüne lütfen bir gününüzü getirin ve uyuyana kadar geçirdiğiniz bir günün nasıl telefonlara, tabletlere, bilgisayarlara, televizyonlara bağımlı olarak geçirdiğinizi görün. Bir  çoğumuz çalar saat yerine bile telefonun alarmını kullanıyor (şahsen ben öyle yapıyorum). Güne elimize telefon alarak ve her an elimizden düşürmeyerek bitiriyoruz.

“Bunu niye anlatıyorum sizlere?”  Çünkü iletişim araçları, sosyal medya, televizyon yani tüm bunlar aslında bizim kendi aramızdaki bağı yok ediyor ve bizleri iletişimsizliğe itiyor. Bunları hayatımızdan çıkaralım demiyorum ya da bunları bir kenara bırakarak yabani gibi yaşayalım da demiyorum. Sadece kendimize, etrafımıza, arkadaşlarımıza gerçekten zaman ayıralım diyorum.

Teknoloji Bağımlılığı ‘nın Zararları Nelerdir?

Bir şeye dikkat çekmek istiyorum. Etrafınızda mutlaka çocuk ya da genç vardır. (Yoksa bile gidip lütfen bir cafeye oturun ve etrafınıza bakın ne demek istediğimi anlayacaksınız.) Çocuklar bir araya geldiğinde oyun oynamak yerine ellerinde tabletlerle (çoğunlukla şiddet içeren oyunlar oynamayı tercih ediyorlar) Ebeveynler çocukları onları rahat bıraksın diye yine ellerine  tabletleri tutuşturuyorlar. Diğer taraftan gençler bir araya geldiklerinde birbirleriyle sohbet edip, grup oyunları yerine ellerinde telefonlar sadece kafaları önde dış dünyaya duyuları kapalı bir şekilde sanal ortamın kendilerine sunduklarından yararlanıyorlar. Evde de zaten ya bilgisayar ya da tv. “ Bu mudur yaşam?” , “Bu mudur yaşama şeklimiz?” Bu çocuklar, bu gençler gelecek olacak bizlerlerden gördükleriyle.

Artık teknolojiyi hayatımızından çıkartmak çağdan geri kalmak demek. Ben bunu söylemiyorum. Sadece dozunu ayarlayalım, farkındalığı ilk önce kendimizden başlayarak yaratalım diyorum. Aslında buna o kadar çok örnek verebilirim ki.  Kimler çektiği fotoğrafları bastırıyor? Kimler çantasında ya da kolunun altında boş kaldığımda kitap okurum diyerek yanında kitap taşıyor? Evde kitap okuyor? Arkadaşlarıyla bir araya geldiğinde sosyal medyaya bir bakayım demeden tüm zamanını karşındakine ayırıyor?  Sebepsiz en son kime yardım ettiniz?

 

 

Teknoloji Bağımlılığı ‘ndan Nasıl Kurtulunur?

Ben her şeyin ilk olarak kendi benliğinden başladığına inanırım. Gülersen güldürürsün, seversen sevilirsin, değişirsen değiştirirsin. Yeni nesil bizim aynamız, bizim yansımamız. Biz değişirsek etrafımızı da değiştirebiliriz. Gerçekten olacağına inanın. “21 gün kuralını duydunuz mu?”  Normalde alışkanlıklar beyinde 20 günde oluşmaktadır. 20 gün boyunca aynı şeyi yapan insan 21. Günde alışkanlık kazanmış olur.

Alışkanlıklar, bırakılmazlarsa, zamanla ihtiyaç haline gelirler. St. Augustine

1 aydır kendim günlük yaptığım alışkanlıklarımı değiştiriyorum. Boş kaldığımda elime telefon almıyorum. Her gün mutlaka 2 saat kitap okuyorum. Öğlen ve akşam hamur işi şeyler yemiyorum, hafta içi en az 3 gün mutlaka spor yapıyorum. Haftada en az 2 film izliyorum ve haftanın 1 günü televizyonsuz, internetsiz zaman geçiriyorum. (emin olun hiç zorlanmıyorum). Kitap okuduğumu gören oğlum benle kitap okumaya, ekmek yemediğim için kocam ekmek yememeye, tv izlenmediğiz için beraber oyun oynamaya ve bunun sonucunda nasıl keyifli vakit geçirebildiğimizi fark etmeye başladık. Tatile gittiğimizde hiçbir teknolojik aleti kullanmıyoruz, tv izlemiyoruz.  Bunlarsız bir hayat geçirip geliyoruz ve bunlara bağımlılığı kendimizin yarattığını keşfediyoruz. Aslında iletişim için sadece birbirimize sahip olmamız yetiyor.

 

 

“Önümüzü görmemiz için esaretten kurtulmamız gerek!”

 

 

 

 

Uzun lafın kısası, teknolojinin bize hizmet etmesi gerekirken, biz onun kölesi olmuşuz. Esaretten kurtulmamız gerek. Bazı şeyleri dozunda yaşamamız lazım ki hayatın, yaşamın tadını alalım en önemlisi  MUTLU OLALIM….

 

Paylaş

Tags from the story
,
More from Burcu Balkan San
Bir Kadının Gözünden Erkek Nedir? – Volume 3
Bir Kadının Gözünden Erkek Nedir? – Volume 3 ile serimiz devam ediyor....
Read More
Leave a comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir