Yediklerimizin Tohumuna İnmek – GDO Nedir ? Hibrit Tohum Nedir ?
Bu yazımda hep beraber yediklerimizin tohumuna inelim diye düşündüm.
GDO Nedir ? Hibrit Tohum Nedir ?
Mesela semt pazarına gittik, sebzemizi, meyvemizi aldık, veya şehir dışına gittik, köydeki teyzelerden aldık ürünlerimizi. Şimdi bunlar organik olmuyor mu?
Semt pazarındaki sebze meyvenin organik olmadığını artık herkes biliyor! Ancak köyden alınanları doğal diye, organik diye düşünüyoruz ne yazık ki. Kötü haber! Organik değiller!
“Tamam bunlar organik olmuyor ama ufak bir bahçe yaptınız ve aldığınız tohumları ektiniz yine olmuyor mu? “diye sorarsanız aslında ne yazık ki yine organik olmuyor.
Çevremde Organik Gevher olarak tanındığım için artık herkes bu konudaki deneyimlerini benimle paylaşıyor. Evlerine gittiğim zaman, ” bak bunu rahat rahat yiyebilirsin, kayınvalidemin köydeki bahçesinden geldi, organik” gibi kurulan cümleler ile çok karşılaşıyorum. Teşekkür edip yiyorum tabi ama ne yazık ki organik değil! Tarlaya siz ekmiş olsanız bile, gübre atıyorsanız organik olmuyor. Siz atmasanız bile yan tarla atıyorsa ve yer altı suları ile o sizin tarlanızı da etkiliyorsa o zaman da organik olamıyor. Tamam ben atmıyorum yan tarlam da atmıyor deseniz bile; tohum?? İşte her şey aslında tohum ile başlıyor.
Her şey tohum ile başlıyor…
Ne yazık ki; yerli tohumlarımız yok olmak üzere. Oktay Sinanoğlu’nun bir kitabında okumuştum. Diyor ki “gelecekte en değerli şey tohum olacak. Altından bile değerli… ” Kesinlikle doğru diyor. Çocuklarımıza bırakacağımız en değerli hazinemiz tohum ve tabi ki verimli topraklarımız.
Yediğimiz sebze ve meyvelere dönersek. Bütün bitkilerin bir karar mekanizması var. Ne zaman yaprak açacak, ne zaman meyve verecek buna bitki karar veriyor. Bu kararda iklim koşularının da etkisi oluyor ama bitki, her şey olması gerektiği gibi olsa bile, bazen yanılabiliyor. Tohumu aldınız, toprağa ektiniz. O andan itibaren bitkinin karar mekanizması devreye girer. Size bu ekimden yaprak verir, meyve vermeyebilir ya da meyve verir, tadı güzel olmayabilir. Hava değişikliği ile etkilenir, güneş, yağmur, havanın derecesi vs gibi her şeyden etkilenir.
GDO’da bu bitkinin DNA’sı ve genetiği değiştirilerek karar mekanizmasına aslında bir nevi dış müdahale yapılıyor. Bu dışarıdan, laboratuvar ortamında bilim adamlarının yaptığı müdahale ile bitkinin haritasında ve elementlerinde bozukluğa sebebiyet veriliyor. GDO’nun açılımı zaten “Genetiği Değiştirilmiş Organizma”dır. GDO’lu tohumun gen haritası bozulmuştur. Bu gen haritası bozulunca bitki dışarıdan verilen direktif ile meyve veriyor. Bu sefer içindeki mineraller, elementler farklılaşıyor. Siz onu yediğiniz zaman gereğinden fazla ya da az mineralleri almış oluyorsunuz. Bu da sizin bünyenizi bozuyor. Belki o yenilen sebzeyi sizin vücudunuz tanımlayamıyor. Çünkü artık genetiği ile oynandığı için domates; domates olmaktan çıkıyor. Görüntüsü domates ama içeriği değiştirilen genetiği ile yeni bir organizma haline getirilen bu yeni domatesi vücut ne kadar tanıyor?
Görüntüsü domates ama içeriği değiştirilen genetiği ile yeni bir organizma haline getirilen bu yeni domatesi vücut ne kadar tanıyor?
Mesela domates ektiniz. Domateste insan için çok faydalı likopen bulunmakta. Likopen domatese kırmızı rengi veren pigment. Likopenin insan vücudunu bir cok hastalığa karşı koruduğu ve vücuda başka birçok faydası olduğu biliniyor. Domatesin genetiği ile oynanması sonucu gen haritası bozuldu. İçindeki likopen de bozulabilir. Bu sefer siz onu gerçek tohumda olduğu kadar alamıyorsunuz. Likopen sadece bir örnek. Bir başka element bozulurken başka element gereğinden fazla çıkabiliyor ve mesela sizin tiroid bezinin işleyişini etkiliyor olabilir. Üreticilerin GDO ‘daki amacı ise ekilen tohumlardan daha fazla verim almak.
GDO’lu tohumlardan örneğin Mısır, Soya veya Patates tohumlarına böcek ve yabani otlara karşı korumak için zehir salgılayan genler yerleştirilmekte. Bu sayede ekilen tohumlar yetişirken yabani otlardan ve böceklerden korunuyor. Ama aslında bütün bunların o tohum yetişirken ona faydaları da var. Zaten böcek gelmesin diye kendi kendine bir savunma mekanizması var bitkilerin. Bunun için Fenolik maddeler üretiyor bitki. Ama doğanın dengesi bu. Bitki de doğal yollarla verdiği her savaşı kazanamıyor. Kimi böcekleniyor, kimi tutmuyor, kimi tutuyor… Yeteri kadar verimi verememe ihtimaline karşı ilaçlanıyor. Dışarıdan müdahale ediliyor. Neden? Her şey daha fazla ürün için ama bize zararları ?
Hani manava gidersiniz domatesler hepsi aynı çapta, aynı renkte birbirinin kopyası gibi dizilidir ya; işte bu hibrit tohumların eseridir.
Hibrit tohuma gelirsek; GDO’lu tohumdan farklı olarak Hibrit tohum kısırdır. Yani siz domatesi tohuma bırakırsınız ve onun çekirdeğini alır saklarsınız. Bir sene sonra o çekirdeği eker yeni sezonun domatesini alırsınız. Ama Hibrit tohumda bu olmaz. 1 kez mahsul verir ve hepsi tornadan çıkmış gibidir. Şekilleri, renkleri aynıdır. Hani manava gidersiniz domatesler hepsi aynı çapta, aynı renkte birbirinin kopyası gibi dizilidir ya işte bu hibrit tohumların eseridir. Hibrit tohumların da kalıtım şeması bozuluyor. Hibrit tohumlar; birbirleri ile akraba olmayan bitkilerin döllenmesiyle oluşan; daha iyi görünümlü, daha canlı, daha dayanıklı, daha fazla raf ömrü olan, hava şartlarına daha çok dayanıklı, renkleri ile görselliğe daha faz hitap edecek özellikler ile donatılmış tohumlardır. Siz hibrit domatese baktığınız zaman çok daha kırmızı, çürüksüz, eciş bücüş olmayan bir domates görürsünüz ama içeriğinde daha az vitamin ve mineralleri barındırıyor. Canan Karatay’ın dediği şekilde anlatırsam; eskiden 1 elma ile aldığımız vitamin ve minerali almak için şimdi 26 elma yememiz gerekiyor.
GDO Nedir ? Hibrit Tohum Nedir ?
Hibrit tohumun üreticiler tarafından daha çok tercih edilmesinin nedeni; güneş az görüyor çok görüyor dertleri olmuyor. Çünkü hepsi aynı boyda büyüyor, aynı renk oluyor. Ama işte güneşin büyüttüğü domates gibi yararlı elementleri barındırmıyor. Bunun yanında hibrit tohumun bir başka adı da “sertifikalı tohum” . Sertifikalı tohumlar yabancı firmalar tarafından üretiliyor ve bunlar kısır olduğu için her sene tekrardan alınması gerekiyor. Ne yazık ki; sizin pazardan ya da herhangi bir mağazadan aldığınız tohumlar hibrit tohum. Siz onu kendi bahçenizde yetiştirseniz bile organik olmuyorlar. Onun için eğer bu iş için emek harcamaya gönüllüyseniz lütfen eski tohumlardan bulun.
Anlayacağınız bizim günümüzde manavlarımızda görselde çok güzel, birbirilerine cok benzeyen meyve sebzelerimiz var ama yediğimiz zaman bize faydası olacak vitamin ve mineralleri eksik, faydasından daha çok zararı olan sebzelerimiz meyvelerimiz var. Aynı zamanda bir sürü dışarıdan vitamine ihtiyaç duyan bünyelerimiz de var.
Kanser çok yaygınlaştı. Adeta grip gibi…
Tabi ki buna tek sebep yediklerimiz diyemeyiz. Bir çok nedeni var ama yediğimiz genetiği ile oynanmış veya kısır gıdalar da bu nedenlerin içinde. Kanser dışında; troit bezi problemleri, karaciğer sorunları, sindirim problemleri yine organik olmayan gıdaların eserleri…
Bir tohumu alıp toprağa ektiğinizde o büyümeye başlıyor. Güneşten, sudan, toprağın içindeki organizmalardan beslenerek büyüyor. Zararlı organizmalardan kendini korumayı öğreniyor, güçleniyor. Güçlendikçe içindeki vitaminleri, mineralleri artıyor. Bir böcek geliyor, ağzının tadını biliyor. Kenarından kıtır kıtır onun bir kısmını yiyor diye “aaa bu kötü!” diye almıyoruz manavdan. Ama onun bize ne kadar çok faydası var, bir bilsek…
Tek tek, yediklerimiz, aldığımız besinler çok önemli ama bu işin başı tohum. Bu yüzden organik tarımda tohum çok önemli. Normal bahçenizde, köylerde, balkonunuzdaki saksıya domates, salatalık, biber dikiyorsanız, lütfen yerli tohum alıp bunları kullanın. Sertifikalı tohum diye satılanlar ne yazık ki hibrit tohum. Gelecekte tohum çok değerli olacak ve anadoludaki yerli tohumlarımızı korumamız gerek.
Bu haftaki yazımı son bir görsel paylaşarak bitirmek istiyorum. Ben her zaman bu resmi paylaşırım çünkü çok şey anlattığını düşünüyorum.
Düşünün kuşlar GDO’lu mısırı yemiyorlar? Peki böceklerin, kuşların bile yemediği GDO’lu mısırı biz neden yiyoruz?